Dijital oyunlar ile çocukların ne tarz içeriklere maruz kaldığını bilmek zorlaşırken çevrimiçi oyunlarda bu riskler daha da artabiliyor. Roblox oyununa erişim engeli getirilmesinin ardından, Psikolojik Danışman Dr. Öğretim Üyesi Ömer Akgül, bu oyunların çocukları nasıl etkilediğinden, istismar durumunda ne gibi belirti olabileceğinden bahsederek tavsiyelerde bulundu.
Çocukların sıklıkla oynadığı çevrim içi oyunlardan biri olan Roblox, çocukların istismarına neden olacak içeriklerin barındırılması gerekçesiyle Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) tarafından erişime engellendi.
Sanal ortamlarda istismara neden olabilecek içeriklerin olması, çocukların psikolojisinde ‘gerçek’ kadar etkili olabiliyor. Psikolojik Danışman Dr. Öğretim Üyesi Ömer Akgül, Roblox ve benzeri oyunların etkileri konusunda önemli uyarılarda bulundu. Dr. Öğretim Üyesi Akgül, öncelikle soyut kavramların anlamlandırılmasının daha geç dönemlerde olduğuna dair bulgular olduğunu belirterek şu sözlere yer verdi:
“Piaget’in bilişsel gelişim sistemine göre çocuklar ergenlik dönemleriyle beraber soyut kavramları anlamaya, kavramaya başlıyorlar diyor. Fakat bunun dışında bazı araştırmalar da var ki çocukların bunları ifade etme becerileri bu yaşlarda geliştiği için bir farkına varıyoruz. Aslında çocuklar bu kavramları birçoğunu daha öncelerden kazanmış oluyorlar ve hani gerçekle sanalın ayrımını çocuklar aslında daha erken yaşlarda yapabiliyorlar. Ama bazen işlerine gelmiyor. Bazen bunu ifade etmiyorlar. Fakat buna rağmen yine de hani on ikili yaşlar diyebiliriz.
İNSAN BİR DUYGU BÜTÜNÜ
Sözel, cinsel, fiziksel, ihmal dediğimiz istismar türlerinin sanalının olmadığını, hepsinin gerçek olduğunu belirten Akgül, “Dolayısıyla çocuklar fiziksel istismardan etkilenir, sanal istismardan etkilenmez diye bir şey yok. Çünkü insan bir duygu bütünü, bir anlam bütünü. O duyguyu oluşturan, o anlamı yansıtan herhangi bir fiziksel, gerçek veya sanal ifade, iletim, mesaj çocuğun ruh dünyasını olumsuz etkiler. Sadece ruh dünyasını deyip kapatmayalım. Bilişsel gelişimini, sosyal gelişimini, akademik gelişimini, duygusal gelişimini birçok noktada olumsuz etkiler.” dedi.
Bu durumun etkilerinin uzun yıllar sürebileceğine, başka yaşadığı şeylerin tetikleme ihtimalinin olduğuna değinen Akgül, “O yüzden çocuklarımızı mümkün olduğu kadar bu tür olumsuzluklara maruz bırakmayalım. Onlarla karşı karşıya getirmeyelim. Çünkü bile biz kestiremeyebiliriz.” ifadelerini kullandı.
Çocuktan çocuğa etkilerin değişebildiğini vurgulayan Dr. Öğretim Üyesi Akgül, yetişkin dönemlerinde de etkilerin ortaya çıkabileceğini dile getirerek “İstismar mağduru olan çocuk istismarcı olabilir. Yani geçmişin kurbanı geleceğin zorbası olabilir.” dedi.
Sosyal medya hakkında ‘sanal ebeveyn’ benzetmesi yapan Akgül, “Aslında çocuklarımızı o uygulamalar, internet, telefon veya sanal dünyadaki internetteki kişiler, karakterler, YouTuberlar, influencerlar ebeveynlik yapıyor.” sözlerine yer verdi. Çocukların anne babadan daha çok onlarla vakit geçirdiğini kaydeden Akgül, “Yarın bir gün anne baba olarak biz bir şey istediğimizde, bizim değil orada etkisi altında kaldığı o aktörlerin ve faktörlerin güdümünde olacaklar. İşte o zaman biz neyi kaybettiğimizi hatırlayacağız, anlayacağız” şeklinde açıklama yaptı.
Dr. Öğretim Üyesi Ömer Akgül, ebeveynlerden önce devletin yapması gereken şeyler olduğuna işaret ederek “Bu son dönemde yapılan uygulamaları ben destekliyorum. Bunlar özgürlüğümüze kastetmiş şeyler değil. Kimse maksadını aşan böyle bir anlam çıkartmasın.” sözlerini kullandı.
BİZİ GELİŞTİRMEYEN ŞEY MASUM DEĞİLDİR
Konuşmasın devam eden Akgül, bu müdahaleler hakkında şu açıklamalara yer verdi:
“Çocuklarımızın ruhsal, duygusal, fiziksel, sosyal, dilsel gelişiminin olumsuz olarak etkilenmesinin önüne geçmek için devlet müdahale ediyor. Çok da iyi yapıyor. Çünkü bu sosyal medya mecraları veya uygulamalar bunu düşünmüyorlar. Onlar için en önemli şey daha çok kullanıcıya ulaşmak, daha çok gelir elde etmek, daha çok propaganda yapmak veyahut çocuklarımızı istedikleri şekilde daha çok yönlendirebilmek.”
Kar etme amacıyla kurulmamış sosyal medya mecralarının da olabileceğini hatırlatan Akgül, çocuk ve gençleri ifsat etmek amacı olabilme durumuna dikkat çekti. Bu tür tehlikeli yazılımların yetişkinler için de söz konusu olduğunu aktaran Akgül, “Biz yetişkinler öncelikle bunları kullanmayacağız, çocuklarımıza fayda vermeyen, yani bizi geliştirmeyen her şeyin bize zarar verdiğini anlatmamız gerekiyor. Çok önemli bir cümle bu. Bizi geliştirmeyen şey masum değildir, bize zarar verir.” açıklamasını yaptı.
ÇOCUKLARA BELİRLİ KURALLAR KOYULMALI
Dr. Öğretim Üyesi Ömer Akgül, belirli kurallar ile çocuklarla anlaşma sağlanması gerektiğine değinerek “Tabii ki tehlikeli içerikleri olanları da çocuklarımıza yasak koymalıyız. Nasıl? Evet bu telefonu, bu interneti, bu tableti ben sağlıyorum Anne baban olarak. Ve neyle Olduğunu bilmek konusunda hak sahibiyim. Sana zarar vereceğini düşündüğüm seni geliştirmeyeceğini düşündüğüm şeylerle meşgul olmanı istemem.” sözlerine yer verdi.
Çocukların güvenliğinin sağlanması için onlarla sözleşme yapılması tavsiyesinde bulunan Akgül, şu açıklamalarda bulundu:
“Birisinin evimize ait fotoğraf istemesi veya banka hesabı istemesi, kredi kartı bilgilerini istemesi ne kadar tehlikeliyse; birisinin vücudu bir parçasını göstermesi senin vücudunun bir parçasını göstermesini istemesi veyahut işte senden bir takım buluşma yerlerine davet etmesi gibi birçok durumlarda bizi bilgilendirmeni istiyoruz diye çocukta bir kullanım sözleşmesi imzalayacağız.”
Kendi çocukları ile bu konu üzerine bir sözleşme yaptığından bahseden Akgül, kuralların net şekilde bu sözleşmede belirtilmesinin gerekliliğine değinerek sözleşme başında “Bütün anne babalar çocuklarını severler. Onlara özenirler. Ona değer verirler. Ben yasakçı bir anne baba değilim. Yani çocuğumdan esirgediğim için değil çocuğumu esirgediğim için ben o sözleşmeye bazı maddeleri koyuyorum.” açıklamasına yer verdiğini aktardı.
Çocukların istismara uğraması durumunda nasıl belirtilere rastlanabileceğini belirten Dr. Öğretim Üyesi Ömer Akgül, “Aslında çocuklar bunu saklamaya çalışma, eğilim gösterebilirler. Fakat her bir eğilim başka bir şey ortaya çıkartır, gösterebilir. Yani bu çocuklar içine kapanabilirler. Konuşmak istemeyebilirler. yeme, içme, uyku düzenleri bozulabilir, bir takım ağlama nöbetleri olabilir, agresifleşebilirler.” açıklamasında bulundu. Bazı çocukların ise bu tarz durumlara tahammül seviyesinin yüksek olabileceği konusunda uyaran Akgül, “Biz çocuklarımıza özendiğimiz için onları neyle meşgul olduklarını bilmemiz lazım.” sözlerini kullandı.
İSTİSMARA TEŞVİK SÖZ KONUSU
Sosyal medyadaki bazı içeriklerin sorumluluk duygusundan çok uzak olduğunu ve hiçbir mesuliyet duymadan hatta bazen çocuklara zarar vereceğini bilerek içerik hazırlayan kişiler olduğunu belirten Akgül, şu açıklamalarda bulundu:
“Kumara teşvik edebiliyorlar. LGBT dediğimiz, dört harflilere teşvik edebiliyorlar. Çocukları şiddete teşvik edebiliyorlar. İstismara teşvik edebiliyorlar. Ki dün kapatılan uygulama da çocukları istismara teşvik ettiği için yasaklı konuma gelmiş ve kendisine yapılan uyarıları dikkate almadığı için devlet o konuda son sözü söylemiş. İyi ki bu konuda bizim çocuklarımızı koruyamadığımız yerde devletin güçlü eli var.”
Mavi Balina oyununu hatırlatan Akgül, bu tarz uygulamalarda çocukların akranlarından öğrenebildiğini ve kimi zaman akrandan gelen bilgiyi daha önemli gördüklerini aktardı. Oyunların zihinde devam etmesi durumunun altını çizen Akgül, “Yani şöyle düşünün; Çocuk sabahtan akşama kadar oyun oynuyor. Gece sabaha kadar rüyasında o oyun devam ediyor. Sabah kalktığında oyuna bir daha giriyor.” sözlerini kullandı.
Bu durumun yetişkinlerde de görüldüğüne dikkat çeken Akgül, “Yani hepimiz bu sürecin içerisindeyiz biz, ölçüyü kaçırıyoruz. Çocukların da ne içerik izlediklerini takip etmek zorundayız. Eğer bunu takip edemezsek, bir daha çocuklarımızı tutma şansımız kalmayabilir” dedi.