Evlilikte dengeleri korumak bazen zor olabiliyor. Eşlerin bazı tavır ve tutumları basit görünse de evliliği başarısızlığa sürükleyen temel hatalara mahal verebilir. Peki, evlilikte yapılan hatalar nelerdir? Sağlıklı bir ilişki nasıl olur? Başarılı bir evlilik için dikkat edilmesi gerekenleri bu haberimizde sizin için derledik.
İki kişi arasında bir tür hayat ortaklığı olan evlilik sevgi, saygı ve anlayışa dayanan, empati ve ilişki temelinde kurulan özel bir bağdır. Eşler birbirlerini ne kadar sevdiğini söylese de ilişkilerde zaman zaman bazı problemler çıkabilir. Nihayetinde evlilik, birbirinden tamamen farklı iki kişinin birlikte kalma çabasıdır. Böyle düşününce de ilişki, kalıcılığı ve bağlayıcılığı detaylara bürünmüş ve ince dengeler ağı olarak kendini gösterir. Peki, evlilikte yapılan hatalar nelerdir? Sağlıklı bir ilişki nasıl olur? Başarılı bir evlilik için dikkat edilmesi gerekenler nelerdir?
SAĞLIKLI İLİŞKİ NASIL OLUR?
Sağlıklı ilişki en temelde güvene dayanır. Çiftlerin birbirine karşı dürüst, sadık ve açık olması, güveni destekleyen faktörlerdir. Aslında büyüklerimizin de ifade ettiği gibi sağlıklı bir ilişkinin sac ayağını şu 3 şey oluşturur: sevgi, saygı, anlayış. Eşlerin birbirlerine karşı empati duyması, sert ve yıkıcı eleştiriler yerine yapıcı davranması ve destekleyici bir tutum içinde olması oldukça önemlidir. Bütün bunların sağlanması için çiftlerin birbirlerini gerçekten tanıması gerekir. Bu nedenle birlikte aktiviteler yapmak, birbirlerinin hobilerine onunla beraber vakit ayırmak, ilişkide eğlenceye yer açmak etkili tüyolar olarak gösterilebilir.
EVLİLİKTE EN ÇOK YAPILAN HATALAR
1. İhtiyaçların dile getirilmemesi
Her ilişki neticede kişinin hayatındaki bir ihtiyaca cevaptır. Bu ihtiyaçlar giderildiğinde ilişki başarılı olur. Evlilikte taraflardan biri ya da ikisi de ihtiyaçlarının karşılanmadığını düşünüyorsa mutsuz olabilir. Ancak söz konusu ihtiyacı, tamamen karşı tarafın kendi kendine anlamasını beklemek son derece yanlıştır. Bunun yerine ihtiyaçlar dile getirilmeli ve talep edilmelidir.
2. Eski problemleri ısıtıp ısıtıp tekrar gündeme getirmek
Sürekli olarak geçmişte yaşanan problemleri anlatmak çiftler için yorucu olabilir. Bu da ilişkiye zarar verebilir. Geçmişte kalmış sorunlara odaklanmak yerine çözümlere odaklanmak ve güncel problemleri çözebilmek adına yapıcı bir tavır takınmak gereklidir.
3. Öfke ve yüksek sesle yaklaşmak
Çiftlerden birinin diğerine sürekli öfkeli yaklaşması, yüksek sesle konuşması veya bağırıp çağırması evliliği yıpratan durumlardandır. Öfke normal bir duygudur ancak aşırısı kişiye ve çevresindekilere zarar verir. Öfkeyi doğru yönetebilmek adına kişiler gerekirse psikolojik destek almaktan çekinmemelidir.
4. Yaşanan olumsuzlukların yok sayılması
Her ilişkide olumsuz durumlar yaşanabilir. Ancak eğer kişiler sorunları gerçek manada çözmek yerine görmezden gelerek atlatmaya çalışırsa ileriye dönük olarak bu problemler bir çığ gibi geri gelecektir. Sorunların ertelenmesi taraflar arasında da bir tür baskıya sebep olabilir.
5. Başkalarıyla kıyaslamak
Her ilişkininin dinamikleri, yapısı ve doğası biriciktir. İlişkiyi ya da eşinizi başka kişi ve ilişkilerle kıyaslamak ilişkiye olan inancı zamanla yok edebilir. Mükemmel hiçbir insan olmadığı gibi mükemmel ilişki de yoktur. Başkalarında sürekli güzellikler görüp kendinizde olumsuzluklar görmeyin. Kendi ilişkinizdeki olumlu ve güzel tarafları keşfedip onları besleyin.
6. Değişime direnç göstermek
Yaşam devam ettiği müddetçe kazanılan deneyimler kişilerin hayata bakışında, ilişki kurma biçimlerinde ve daha pek çok şeyde değişime neden olur. İlişkiler dinamik yapılardır. Tıpkı kişilerin yeni deneyimlerle gelişip değişmesi gibi ilişkiler de zamanla evrilir, büyür, gelişir. Değişime direnç göstermek, ilişkinin derinleşmesine ve iletişim becerilerinin gelişmesine engel olacaktır.
7. Çiftlerin eşinden bağımsız olarak kendilerine özel alanlar bırakmamaları
Her ne kadar evlilik ortak bir hayatı paylaşmak demek olsa da eşlerin birbirlerinden ayrı özel alanlar oluşturması ilişkinin daha sağlıklı ilerlemesine yardımcı olur. Özel alanlar, çiftlerin karşılıklı olarak kendilerini ifade etme, dinlenme, düşünme ve kendi şahsi ihtiyaçlarını karşılama fırsatı buldukları yerlerdir. Böylece bağımsızlık ve özgürlük duygusunu destekler. Çiftlerin birbirinden ayrı geçirdiği zamanlar ayrıca konuşacak ve paylaşılacak yeni konular demektir. Bu anlamda iletişime ve birbirlerini daha iyi anlamaya katkı sağlar.
8. Duygu ve düşünceleri gizlemek
Duygusal iletişim ilişkinin vazgeçilmez bir parçasıdır. Taraflardan birinin incitici ya da hoşa gitmeyen bir tavrı gizlemesi, içine atması, söyleyememesi ilerleyen süreçte birikerek daha fazla baskı oluşturur. Bu nedenle, çiftlerin birbirlerine olumsuz da olsa duygularından bahsedebilecek yapıcı bir dil oluşturmaları iletişimin devamlılığı açısından elzemdir. Aynı şekilde hoşa giden şeyleri de söylemek, güzelliklere vurgu yapmak ve iyi hissettiren duyguları dile getirmek de bu tür olumlu gelişmeleri destekleyip pekiştirir.
9. Eşlerin birbirlerini değiştirmeye çalışması
Her ilişki belli fedakarlıkları içerebilir. Ancak bu fedakarlıklar taraflardan birinin kişiliğini değiştirmeye zorlayacak ve baskılayacak nitelikte olmamalıdır. Değişim elbette olması gereken doğal bir süreçtir ancak eşlerin birbirlerini zorla değiştirmeye çalışması evliliğin köklerine zarar veren yıkıcı bir tavırdır. Evliliğin uyumunu sağlayan şey karşılıklı güven ve kabul ediştir. Fedakarlığın kaynağını da güven ve kabul ediş oluşturmaktadır. Aksine, taraflardan biri evliliği ayakta tutmak adına sürekli fedakarlık yapmak zorunda hissediyorsa ve devamlı kendinden bir şeyler veren taraf oluyorsa, aynı şekilde bu da ilişki dengesini bozan bir denklemdir.
10. Kendini tanımamak
Her tür sağlıklı ilişki en başta kendini ve duygularını iyi tanımakla başlar. Evlilikte yaşanan problemlerin bir çoğu karşı tarafla ilgili olmaktan çok, kişinin kendi iç dünyasında yarattığı sorunlara ilişkin olabilmektedir. Kendini, duygularını ve ihtiyaçlarını tanıyan, farkında olan ve bilen biri karşı taraftan ne beklediğini, ne alabileceğini ve alamayacağını da çok daha iyi tahlil edebilir.